Sponsorlu Bağlantılar

Rafadan Tayfa - İstiklal Marşı Özel Bölümü

Videoyu Oynat
16 March 2021, 12:26 13:09 2774

Akın, şiir haftasında İstiklal Marşını okuyacağı için kütüphanede bir kitap araştırıyordur. Çünkü Akın İstiklal Marşını ezbere bilse de anlamını da bilmek istiyordur. Kuşçu Baba da o kitabı aramasında ona yardım etmektedir. Tayfa ise Akın'a ısrarla hava karardığı için gideceklerini söyler. Akın gitmemekte kararlıdır. Akın ağabeylerine İstiklal Marşının anlamını bilip bilmediklerini sorar. Tayfa anlamını bilmedikleri için çok utanmışlardır. İstiklal Marşının anlamını bir daha sorulduğunda cevap vermezlerse kendilerini affetmeyeceklerdir. Bu yüzden Akın'a, Kuşçu Baba gelene kadar onunla kalıp mısraları anlamasında yardım edeceklerdir. Bir anda elektrikler kesilir. Tayfa bugün değil de yarın yapmalarını söyler. Akın onları durdurmaya çalışır. Bu sırada da Kuşçu Baba elinde bir el feneriyle gelir. El fenerini onlara verip kitabı aramaya gider. Çocuklar bu küçücük ışıkla nasıl göreceklerini söyleyince Akın, Mehmet Akif Ersoy'un İstiklal Marşımızı Kurtuluş Savaşı sırasında gaz lambası altında yazdığını söyler. Tayfa yine utanarak masaya otururlar. Akın, kara tahtada yazılmış olan İstiklal Marşının ilk kıtasından başlayarak anlamını çözmeye başlarlar. 

Akın : Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
          Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

Mert : İkinci mısradaki “Sönmeden yurdumun üstünden tüten en son ocak” Yani, insanlar mutlu, huzurlu yemeklerini pişiriyor. Hayatlarını özgür bir şekilde yaşıyorlar. 

Hayri : Yani ocaklar tüttüğü sürece korkma, bayrağımızda dalgalanmaya devam edecek diyor. 

Akın : Sonraki ikinci mısrada da tamamlamış zaten; 
          O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
          O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Buradaki yıldız bayrağımızın yıldızı olmalı. Yani bayrağımız bizim yıldızımız ve o sadece ve sadece bizim, bizim milletimizindir. Kimselerin eline geçmemeli.

Mert : Bayrağımız başkasının eline geçerse bağımsızlığımızda kaybetmiş oluruz. Belli ki Mehmet Akif Ersoy, bu kıtada milletimize seslenmiş, ona moral vermek istemiş. Bayrağımız yani yıldızımız parladıkça dalgalandıkça bağımsızlığımızı da kimse elimizden alamaz demiş. 

Akın : Sıra geldi ikinci kıtaya;
          Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!
          Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celal?

Tayfa, bayrağın neden çatık kaşlı olduğunu merak edip kitaplardan araştırarak düşünmeye başlarlar. Mert, sebebini bulmuştur. 

Mert : Bu mısralar Kurtuluş Savaşı sırasında yazıldı. O zaman ülkemizin birçok yeri düşman işgali altındaydı. Birçok yerde bayrağımız indirilmişti. O yüzden bayrağımız üzgün ve kızgın. Çünkü özgürce dalgalanmıyor. 

Kamil : Neyse ki o günler bir daha gelmemek üzere geride kaldı.

Akın : Evet, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları sayesinde, Mehmetçiklerimiz sayesinde, annelerimiz, ninelerimiz, kahraman Türk kadınlarımız sayesinde vatanımız kurtuldu. “Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal” derken de kaşlarını çatarsan onların fedakarlıkları da boşa gitmiş olur diyor. 

Mert : Evet, haklısın. “Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl.” ve bağımsızlık Allah'a inanan milletimin hakkıdır diye bitiriyor. 

Bu sırada yanlarına Kuşçu Baba gelir. O aslında kitap aramadığını söyleyip aradığı kutuyu getirir. Kutunun içinde Türk Bayrağı vardır. Akın, Bayrağı görünce duygulanır. Bayrak, Kuşçu Baba'nın Kurtuluş Savaşında dedesinden kalan bayraktır. Akın, bayrağı özgürce dalgalanması için Kuşçu Baba'dan ödünç alır. Akın, terasta Bayrağı dalgalandırırken Tayfa aşağıda İstiklal Marşını okur.