Pamuk Prenses 10 - Pamuk Prenses ve Cüce Kraliçe
Bir varmış bir yokmuş. Uzak diyarların birinde Hella adında kötü kalpli bir cadı yaşarmış. Bu kraliçe nerdeyse her gün sihirli kara aynasının karşısına geçer ve ona sorular sorarmış. Var mı bende kötüsü bu dünya da diye sorarmış. Kara aynada soruya karşılık her daim Hella'nın kendi silüetini yansıtırmış. Hella kötü büyüler yaparak bu dünyanın en güzel kadını olmak istiyormuş. Ancak ondan çok daha güzel olan Pamuk prensesin güzelliğini bir türlü geçemiyormuş. Hella iksir şişelerini yanına gitmiş. İçinde mor renkli olan şişeyi eline almış. Hazırladığı bu iksirle kendini cüceye çevirip görünmezlik tacını çalacak ve tacın gücünü kullanarak Pamuk prensesin güzelliğini yok edecekmiş. Fakat o sırada ülkenin başka yerinde bembeyaz şahane bir saray da yaşayan Pamuk prenses, her şeyden bir haber cüce dostlarıyla eğlenmekteymiş. Pamuk prenses, kulaktan kulağa denen oyunu çok severmiş. Bu oyunda yan yana dizilen arkadaşlar en baştaki kişinin fısıldadığı tekerlemeyi en sondaki kişiye doğru şekilde iletmeye çalışırmış. Sondaki kişi tekerlemeyi doğru söyleyemezse herkes çok gülermiş.
Pamuk prensesin sarayında eğlenceli günler geçip giderken kötü kalpli Hella korkunç mağarasında o tehlikeli iksiri içmek üzereymiş. Hella iksirinden bir yudum almış ve heyecanla beklemeye başlamış. Hiçbir şey olmayınca bir yudum daha almış. Bir yudum daha ve ortalık biranda toz dumanı olmuş. Dumanların arasından kötü kalpli Hella nihayet bir cüce olarak görünmüş. Hella ülkenin en heybetli sarayına doğru yola çıkmış. Boyunun bu kadar kısa olmasına alışkın olmadığı için tepesinde uçan bir kuş bile Hella'yı korkutmayı başarabiliyormuş. Hella bir süre daha orman yolundan ilerledikten sonra nihayet saraya varmış.
Gizlice kimselere görünmeden saraydan içeriye girmeyi de başarmış. Saray koridorunda sinsice ilerleyip prenseslik tacının olduğu yere gelmiş. Tacı görünce gözleri parlamış. Kötü kalpli Hella hiç vakit kaybetmeden tacı başına takmış. Böylece yavaş yavaş görünmez olmuş. Hella görünmez olarak sarayın içinden çıkmış. O sırada saray bahçesinde vakit geçiren Pamuk prenses ve yedi cücelerle karşılaşmış. Tabi hiç kimse Hella'nın orada olduğu anlamamış. Derken prenseslik tacı, Hella hissetmeden saray bahçesindeki bir ağacın dalına takılmış. Bu sayede cüce Hella, herkesin gözünün önünde görünür olmuş. Ancak bunu kendi fark edemeden önce Pamuk prenses görmüş. Hella söylenenleri duyunca bir an olduğu yerde durmuş. Eliyle başını yoklamış ve tacın kafasında olmadığını anlamış. Pamuk prenses ağaç dalında asılı kalan taca hızla koşmuş. Durumu anlayan Hella da hemen ağaca tırmanıvermiş. Pamuk prenses tam elini taca uzatacakken Hella daha hızlı davranıp prenseslik tacını ele geçirmiş. Hızlıca da başına takmış.
Böylece yeniden görünmez olup gözlerden kaybolmuş. Pamuk prenses, Hella'nın nerede olduğunu göremediğinden etrafta koşturup durmuş. Ancak Hella çok geçmeden saray bahçesini terk etmiş. Hella orman yolundan mağarasına doğru hızlı hızlı ilerlerken hava iyice kararmış. Gökyüzünde dolunay kendini yavaş yavaş gösterdiği esnada Dunkov hemen Hella'nın söylediği gibi büyülü ipin yanına gitmiş. Ancak ip o kadar yüksekteymiş ki Dunkov ipi bir türlü çekememiş. Bir kaç saat sonra Hella, nihayet mağarasına varmış ve Dunkov'un büyülü ipi hala çekemediğini görmüş. Hella tehlikeli büyüsü yüzünden bir sonraki dolunaya kadar cüce olarak kalacakmış. Ancak kötü kalpli insanlar kötülük yaptığında karşılığında asla iyilik bulamazlarmış. Çünkü iyilik her zaman iyi kalplerde yaşarmış.
